uzay
12 Ağustos 2016 Cuma
Dünyanın Döndüğnü neden Fark Etmeyiz ?
Dünya Ekvator'da saatte 1670, Türkiye'de ise 800 kilometre hızla dönmektedir. Buna rağmen dünyanın döndüğü hissedilmez. Çünkü bizler de dünyayla birlikte büyük bir hızla hareket etmekteyiz. Birlikte döndüğümüzden dünyanın döndüğünü hissedemeyiz. Bu durum gözlerimizi kapadığımızda, sabit bir hızla giden bir uçak veya arabadaki hızı hissetmemeye benzer. Ayrıca dünya ile birlikte yaptığımız yolculukta hareketler sabit hızda olup, mesafelerin uzun olması nedeniyle yörüngeler düzmüş gibi algılanır. Bu da hızın hissedilmemesinde bir etkendir.
15 Haziran 2015 Pazartesi
yağmur suyunun faydaları
Biraz Araştırıp Baktığımızda Yağmur Ve Yağmur Suyunun Kimyasal Yapısı Ve Faydaları; Yağmur Bir Çeşit Yağıştır.Yağmur Bulutlardan Dünya'nın Yüzeyine Ayrı Su Damlalarının Düşmesi İle Oluşur .Tüm Yağmur Damlaları Yüzeye Ulaşamaz,Bazıları Düşme Esnasında Sıcak Havadan Geçerek Buharlaşır Ve Kaybolur.Sıcak Çöl Bölgelerinde "Virga" Olarak Adlandırılan Bir Olay Vardır,Bu Olarak Hiçbir Yağmur Damlasının Yüzeye Ulaşamaması Sonucunda Oluşur Bilim İnsanları Yağmurun Oluşumu Ve Yapması Olayına "Bergeron" Diye Adlandırır.Eğer Bir Yerde Bulut Olduğu Halde Yağmur Yağmıyorsa Sebebi Havanın Yeterince Soğuk Olmamasıdır Bu Yüzden Sonbahar Mevsiminde Daha Çok Yağmur Yağar.
Dünyanın Oluşumu
Merhaba Arkadaşlar Uzun Süredir Yazı Yazmıyordum, eee Hayli Okul var meşgulüz. ancak 3 Aylık bir tatil bizi bekliyor bende bu tatilimi dolu geçirmek için yazı yazmaya karar verdim Çok Merak ediceğinizi düşündüğüm bir konu hazırladım
1)biz burda bu gezegende yaşıyoruz ama burası nasıl oluştu ?
2)eskiden lavlar ateşler binlerce derece olan bu gezegen nasıl olduda suların olduğu,dağlar bayırların olduğu bir gezegen olmayı başarmış ?
Kısa Bilgi;Dünya Böyle Bir gezegen olmadan önce Lavların olduğu bir gezegendi
Dünya Nasıl Böyle Oldu ?
5-6milyar yıl önce yıldızlar arası toz bulutlarından oluşmuş dünya, oluşumunun ilk evrelerinde gevşek bir yapı göstermiştir. Dünyanın büyüklüğü bugünkünden daha fazla idi... artan yoğunlukla bu büyük küre gittikçe büzülmeye ve küçülmeye başladı...büyüyen basınç ile kütle konglomeraları halinde bulunan radyoaktif elementler parçalandı ve sıcaklık yükseldi.. Bu ısınma iç tarafın akıcı bir hal almasına ve maddelerin ağırlıklarına göre içten dışa doğru dizilmesine neden oldu... Böylece nikel ve demir gibi ağır metaller merkeze, hafif metaller ve bileşikler ise kabuk şeklinde dışa yığıldı...(100 bin yıl sürdüğü düşünülüyor) zamanla soğuyan dış kısım (litosfer) parça parça ağır metalleri de taşımak suretiyle oluşacak canlılar için gerekli mineralleri sağlamıştır.. soğumuş kabuk dış yüzeyde oluşacak karmaşık moleküllerin, içteki sıcaklığın etkisiyle yıkılmasını önlemeye başlamıştı.. fakat bu evrede anladığımız manada bir atmosfer henüz oluşmamıştı.. bu evre yaklaşık 2-3 milyar yıl sürmüştür... Dünyanın oluşumunda ulaşılan bu son evrede atmosfer oluşamamasının nedeni kütle azlığından dolayı gazların çoğunun uzaya kaçması olarak açıklanabilir... ancak ağır metallerle bileşik yapan elementler yerin yüzeyinde kalabilmişti.. bu nedenle uydular dolayısıyla dünya diğer gök cisimlerine göre çok daha fazla ağır metallerden yapılmıştır... örneğin güneşin yarısından fazlası hidrojen %98'i hafif elementtir... buna karşın dünyanın çapının yarısından fazlasını kapsayan iç küre tamamen demir ve nikelden oluşmuştur... Asal gazlar bileşik yapmadığı için tümüyle uzaya kaçmıştır... Bu nedenle bugün dünyada asal gazlar hemen hemen yoktur.
1)biz burda bu gezegende yaşıyoruz ama burası nasıl oluştu ?
2)eskiden lavlar ateşler binlerce derece olan bu gezegen nasıl olduda suların olduğu,dağlar bayırların olduğu bir gezegen olmayı başarmış ?
Kısa Bilgi;Dünya Böyle Bir gezegen olmadan önce Lavların olduğu bir gezegendi
Dünya Nasıl Böyle Oldu ?
5-6milyar yıl önce yıldızlar arası toz bulutlarından oluşmuş dünya, oluşumunun ilk evrelerinde gevşek bir yapı göstermiştir. Dünyanın büyüklüğü bugünkünden daha fazla idi... artan yoğunlukla bu büyük küre gittikçe büzülmeye ve küçülmeye başladı...büyüyen basınç ile kütle konglomeraları halinde bulunan radyoaktif elementler parçalandı ve sıcaklık yükseldi.. Bu ısınma iç tarafın akıcı bir hal almasına ve maddelerin ağırlıklarına göre içten dışa doğru dizilmesine neden oldu... Böylece nikel ve demir gibi ağır metaller merkeze, hafif metaller ve bileşikler ise kabuk şeklinde dışa yığıldı...(100 bin yıl sürdüğü düşünülüyor) zamanla soğuyan dış kısım (litosfer) parça parça ağır metalleri de taşımak suretiyle oluşacak canlılar için gerekli mineralleri sağlamıştır.. soğumuş kabuk dış yüzeyde oluşacak karmaşık moleküllerin, içteki sıcaklığın etkisiyle yıkılmasını önlemeye başlamıştı.. fakat bu evrede anladığımız manada bir atmosfer henüz oluşmamıştı.. bu evre yaklaşık 2-3 milyar yıl sürmüştür... Dünyanın oluşumunda ulaşılan bu son evrede atmosfer oluşamamasının nedeni kütle azlığından dolayı gazların çoğunun uzaya kaçması olarak açıklanabilir... ancak ağır metallerle bileşik yapan elementler yerin yüzeyinde kalabilmişti.. bu nedenle uydular dolayısıyla dünya diğer gök cisimlerine göre çok daha fazla ağır metallerden yapılmıştır... örneğin güneşin yarısından fazlası hidrojen %98'i hafif elementtir... buna karşın dünyanın çapının yarısından fazlasını kapsayan iç küre tamamen demir ve nikelden oluşmuştur... Asal gazlar bileşik yapmadığı için tümüyle uzaya kaçmıştır... Bu nedenle bugün dünyada asal gazlar hemen hemen yoktur.
8 Ocak 2015 Perşembe
Kar Taneleri
Kar taneleri
Kar, bulutlan oluşturan minicik su tanelerinin çok soğuk hava ile karşılaşması sonucu, çok ince buz parçalarına dönüşmesi sonucunda oluş
maktadır.
Suyun donarak kristal hale gelmesiyle oluşan kar, dünya üzerindeki en ilginç doğa olaylarından biridir. İlk olarak Amerikalı bilim adamı Wilson Bentley tarafından kar taneleri üzerine yapılan araştırma sonucu, kar kristallerinin mikroskop ile resimleri çekilmiştir. Bentley kar tanelerinin güzelliğinden o kadar çok etkilenmiştir ki, 50 yıl boyunca kar tanelerinin resimleri çekmeye devam etmiştir. Yapılan 50 yıllık araştırma sonucunda çekilen 6000 farklı kar kristalinin hepsinin birbirinden farklı olduğu saptanmıştır. Ayrıca Kar kristalleri 100 milyon molekülden oluşur.
Kar kristalleri için denirki havadayken hiç bir kar kristali bir birine değmez bu gerçektende böyledir. Çapı 2-4 mm olan karkristallerinin ağırlığı 0,005 gr dır. Hava akımına karşı dirençli olduklarından yavaş yavaş yere doğru inerler. Bu iniş sırasında kristaller birbirini ittiğinden yapışmaz ve özelliklerini koruyarak yer yüzüne düşerler. (Yanlız kristaller yeryüzüne yaklaştıkça rüzgarında etkisiyle birbirine geçebilirler. Bu durumda lapa lapa dediğimiz yağışa dönüşürler. ) Kar yağışı -4 ile -20 derece sıcaklıklarında gerçekleşir. Kristallerin şekli ve büyüklüğü havanın sıcaklığına ve nemine bağlı olarak değişir.
Kar taneleri ne güzel anlatıyor bir birine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu
22 Aralık 2014 Pazartesi
Uzay Gemileri Nasıl Uçar ?
Daha önce uzay hakkında birçok bilgiyle karşınıza çıktım ama uzaya nasıl gideriz ? tabiki uzay gemisiyle fakat uzay gemileri nasıl uçar ? işte cevabı
Uzay Gemileri Nasıl Uçar ?
Bir uzay gemisi dünyanın yüzeyi ve atmosferi dışında, dış uzayda çalışmak üzere tasarlanmış bir araçtır. Uzay aracı insanlı ya da insansız olabilir. Bir uzay gemisi haberleşme, dünyanın gözlemlenmesi, meteoroloji, gezegen keşfi, uzay turizmi ya da uzay savaşımı gibi görevler için yapılmış olabilir. "Uzay gemisi" terimi aynı zamanda yapay uyduları tanımlamakta da kullanılır.
Uydular görev profiline göre farklı alt sistemlerlerden oluşurlar. Bir uzay gemisi şu alt sistemleri içerebilir: yükseklik belirleme ve denetimi, yol gösterme, seyir denetimleri, haberleşme, kumanda ve veri idaresi, güç, ısı denetimi, itici güç, yapılar, ve yük. İnsanlı uzay gemileri buna ek olarak mürettabat için yaşam destek sistemlerine de ihtiyaç duyarlar. Küresel bir iniş modülü. Uzay adamı, göstergeler, kurtarma sistemi bu modülde bulunur. 2,3 m çapında ve 2,46 ton ağırlığındadır. Koni şeklinde bir teçhizat modülü. 2,25 m uzunluğunda, 2,43 m genişliğinde, 2,27 ton ağırlığındadır. Motorları ve yakıtı barındırır.Ayrıca uzay gemisi görünmez ve ısı almaz aliminyumdan yapılır.
Uzay gemisi kendini doğru yönlendirebilmek ve dış torklara ve kuvvetlere gerektiği gibi yanıt verebilmek için yükseklik denetimi sistemine ihtiyaç duyar. Yükseklik denetimi alt sistemi, alıcılar ve harekete geçiriciler (aktüatör) ile birlikte denetim algoritmalarından oluşur.
Uzay Gemileri Nasıl Uçar ?
Bir uzay gemisi dünyanın yüzeyi ve atmosferi dışında, dış uzayda çalışmak üzere tasarlanmış bir araçtır. Uzay aracı insanlı ya da insansız olabilir. Bir uzay gemisi haberleşme, dünyanın gözlemlenmesi, meteoroloji, gezegen keşfi, uzay turizmi ya da uzay savaşımı gibi görevler için yapılmış olabilir. "Uzay gemisi" terimi aynı zamanda yapay uyduları tanımlamakta da kullanılır.
Uydular görev profiline göre farklı alt sistemlerlerden oluşurlar. Bir uzay gemisi şu alt sistemleri içerebilir: yükseklik belirleme ve denetimi, yol gösterme, seyir denetimleri, haberleşme, kumanda ve veri idaresi, güç, ısı denetimi, itici güç, yapılar, ve yük. İnsanlı uzay gemileri buna ek olarak mürettabat için yaşam destek sistemlerine de ihtiyaç duyarlar. Küresel bir iniş modülü. Uzay adamı, göstergeler, kurtarma sistemi bu modülde bulunur. 2,3 m çapında ve 2,46 ton ağırlığındadır. Koni şeklinde bir teçhizat modülü. 2,25 m uzunluğunda, 2,43 m genişliğinde, 2,27 ton ağırlığındadır. Motorları ve yakıtı barındırır.Ayrıca uzay gemisi görünmez ve ısı almaz aliminyumdan yapılır.
Uzay gemisi kendini doğru yönlendirebilmek ve dış torklara ve kuvvetlere gerektiği gibi yanıt verebilmek için yükseklik denetimi sistemine ihtiyaç duyar. Yükseklik denetimi alt sistemi, alıcılar ve harekete geçiriciler (aktüatör) ile birlikte denetim algoritmalarından oluşur.
7 Kasım 2014 Cuma
Plüton neden gezegenlikten çıktı ?
plütonun formal adı: 134340 Pluto
Sistemimizdeki Gezegenlerimizi sıralarsak Merkür,Venüs,Dünya,Mars,Jüpiter,Satürn,Uranüs ve Neptün'dür peki plüton nerde ? plütona ne oldu ?
işte cevabı
Plüton Artık Neden Gezegen Değil ?
Güneş Sistemi'nde Eris'ten sonra bilinen en büyük cüce gezegen ve doğrudan Güneşin'in etrafında dönen en büyük onuncu cisim. Önceleri gezegen olarak sınıflandırılmıştır. Plüton, birçok cismi barındıran Kuper kuşağı'nın en belirgin üyelerinden biridir.Plüton bütün gezegenlerde olan bir özeliği taşımamaktadır YÖRÜNGE bu özelik tüm gezegenlerde olması gerekmektedir yoksa gezegen değil sadece bir göktaşıdır bunun anlamı sistemimizde 8 gezegen kaldı.
16 Nisan 2014 Çarşamba
gemilerin neden batmadığı ve uçakların nasıl düşmediğini biliyormusunuz?
bunun konu ile ilgisi ne ?
cevap basit yerçekimi kendinize bu sorunun tam tersini sorun
gemiler neden batar? uçaklar neden düşer? tabiki yerçekimi sayesinde:D
gemiler neden batmaz ?
her neyse konumuza dönelim Bunun nedeni suyun kaldırma kuvveti ve yoğunluktur. Bilindiği üzere yoğunluk, kütlenin hacme oranıdır ve suyun yoğunluğu 1 gr/cm3 ‘tür. Suyun yoğunluğundan ağır olan cisimler batar, suyun yoğunluğundan hafif olanlar yüzer ve eşit olanlar su içinde dengede kalır. Gemiler her ne kadar sudan çok daha ağır yoğunlukta materyallerden yapılmış olsa da toplam yoğunlukları sudan az olduğu için yüzebilmektedirler. Bunun nedeni gemilerin oyuk yapısı sebebiyle içlerinde çok miktarda hava barındırmaları ve hacimlerinin geniş olmasındandır. Havanın yoğunluğu suya göre çok az olduğundan dolayı geminin toplam yoğunluğu sudan az olur ve gemi yüzer. Gemi su almaya başladığı takdirde geminin yoğunluğu artacak ve gemi batmaya başlayacaktır. Denizaltıları da bu prensibi kullanarak suya dalıp yükselirler. Denizaltıları su üzerindeyken balast tanklarının içi hava doludur. Deniz altının dalmasını sağlamak için bu tankların vanaları açılarak havanın dışarıya çıkması ve içerisinin su dolması sağlanarak denizaltının toplam kütlesi ve dolayısıyla yoğunluğu artar ve batmaya başlar. Denizaltı yukarıya çıkarılmak istendiğinde de balast tanklarının içine hava doldurulur ve su boşalır
uçaklar neden düşmez ?
Bir cismin havada uçabilmesi için uçuş anında cisme çarpan hava en az cismin ağırlığına eşit bir taşıma kuvveti meydana getirmesi gerekir. Uçak kanadı düz bir plaka olarak düşünülürse bu taşıma kuvvetinin meydana gelmesi için, plakanın hareket düzlemiyle (hücum açısı denen) bir açı yapması, yâni hareket yönünde ön kısmının biraz kalkmış olması gerekir. Kanat hareket hâlindeyken eğik pozisyonundan dolayı alt kısmına çarpan hava aynı doğrultuda akışına devam edemeyeceği için kanadın alt kısmında yönünü değiştirir. Hava akımının yönünün değişmesi kanadın ona bir kuvvet uyguladığını gösterir. Newton’un üçüncü kuralına göre hava akımı da kanada eşit ve zıt bir kuvvet uygular. Bu kuvvet hem kanadı kaldırmaya hem de geriye doğru itmeye çalışır. Kanadın geriye itilmesi istenmeyen bir durumdur, çünkü uçağın hızını keser. Bu nedenle kanatlar, kaldırma kuvveti minimum olacak şekilde tasarlanır ve üretilirler.
cevap basit yerçekimi kendinize bu sorunun tam tersini sorun
gemiler neden batar? uçaklar neden düşer? tabiki yerçekimi sayesinde:D
her neyse konumuza dönelim Bunun nedeni suyun kaldırma kuvveti ve yoğunluktur. Bilindiği üzere yoğunluk, kütlenin hacme oranıdır ve suyun yoğunluğu 1 gr/cm3 ‘tür. Suyun yoğunluğundan ağır olan cisimler batar, suyun yoğunluğundan hafif olanlar yüzer ve eşit olanlar su içinde dengede kalır. Gemiler her ne kadar sudan çok daha ağır yoğunlukta materyallerden yapılmış olsa da toplam yoğunlukları sudan az olduğu için yüzebilmektedirler. Bunun nedeni gemilerin oyuk yapısı sebebiyle içlerinde çok miktarda hava barındırmaları ve hacimlerinin geniş olmasındandır. Havanın yoğunluğu suya göre çok az olduğundan dolayı geminin toplam yoğunluğu sudan az olur ve gemi yüzer. Gemi su almaya başladığı takdirde geminin yoğunluğu artacak ve gemi batmaya başlayacaktır. Denizaltıları da bu prensibi kullanarak suya dalıp yükselirler. Denizaltıları su üzerindeyken balast tanklarının içi hava doludur. Deniz altının dalmasını sağlamak için bu tankların vanaları açılarak havanın dışarıya çıkması ve içerisinin su dolması sağlanarak denizaltının toplam kütlesi ve dolayısıyla yoğunluğu artar ve batmaya başlar. Denizaltı yukarıya çıkarılmak istendiğinde de balast tanklarının içine hava doldurulur ve su boşalır
uçaklar neden düşmez ?
Bir cismin havada uçabilmesi için uçuş anında cisme çarpan hava en az cismin ağırlığına eşit bir taşıma kuvveti meydana getirmesi gerekir. Uçak kanadı düz bir plaka olarak düşünülürse bu taşıma kuvvetinin meydana gelmesi için, plakanın hareket düzlemiyle (hücum açısı denen) bir açı yapması, yâni hareket yönünde ön kısmının biraz kalkmış olması gerekir. Kanat hareket hâlindeyken eğik pozisyonundan dolayı alt kısmına çarpan hava aynı doğrultuda akışına devam edemeyeceği için kanadın alt kısmında yönünü değiştirir. Hava akımının yönünün değişmesi kanadın ona bir kuvvet uyguladığını gösterir. Newton’un üçüncü kuralına göre hava akımı da kanada eşit ve zıt bir kuvvet uygular. Bu kuvvet hem kanadı kaldırmaya hem de geriye doğru itmeye çalışır. Kanadın geriye itilmesi istenmeyen bir durumdur, çünkü uçağın hızını keser. Bu nedenle kanatlar, kaldırma kuvveti minimum olacak şekilde tasarlanır ve üretilirler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)